İki köy, bir isyan: Bademağacı ve Kızılkaya toz soluyor

ANTALYA – Antalya’nın Döşemealtı ilçesine bağlı Bademağacı ile Burdur’a bağlı Kızılkaya mahallelerinin sınırları içerisinde 23 yıldır faaliyette olan AS Çimento Fabrikası’nın kapasite artışı başvurusu bölge halkını isyan ettirdi. Bölgede planlanan ‘Kalker Ocakları ve Kırma Eleme Tesisi Kapasite Artışı’ projesi ile çimento fabrikasının 24.95 hektarlık çalışma alanı, 186.26 hektara çıkarılmak isteniyor. Ancak fabrikanın faaliyete geçirildiği günden beri üretim yaparken çevreye toz salmasının çeşitli solunum hastalıklarına yol açtığını söyleyen çevre sakinleri, fabrikanın kapatılmasını istiyor.

Çimento fabrikasının bir dönem Antalya’nın en gözde yaylalarından biri olan Bademağacı’nı ağır ağır öldürdüğünü söyleyen bölge halkı, yıllardır mücadele içinde oldukları fabrikanın faaliyetine ve Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) başvurusu yaptığı kapasite artışına karşı dava açmaya hazırlanıyor. Çevre ve Ekoloji Hareketi avukatlarından Tuncay Koç, süreci değerlendirmek için Antalya Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden halkın itiraz dilekçeleri ve fabrikanın ÇED başvurusuna ilişkin çıkacak kararı beklediklerini söyledi.

Avukat Tuncay Koç

FABRİKA SINIRLARINDA İKİ KÖY TAHRİP OLDU

2001 yılında kurulan fabrika aslında Burdur’un Bucak ilçesine bağlı komşu köy Kızılkaya’da. Ancak fabrikanın kullandığı hammadde Antalya Döşemealtı sınırlarındaki Bademağacı’nda. ‘Klinker’ denilen çimento hammaddesi, yüzde 30 kil, yüzde 70 kalkerden oluşan bir malzeme. Bölgesel çevre ve halk sağlığı raporlarına göre, bu hammaddenin temini ve tesiste işlenmesi aşamalarında doğaya yapılan her müdahale, birbirine sınır bu iki köyde telafisi zor tahribatlar yaratıyor.

ÇED TOPLANTISINDA HALK İSYAN ETTİ

8 Ağustos’ta Bademağacı’nda mahalle meydanında düzenlenen ÇED raporu bilgilendirme toplantısında bu tahribatlar gündeme geldi. Kapasiteyi 3 kat daha artırmak için başvuran AS Çimento yetkilileri, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü yetkilileri, fabrika yöneticileri ve ÇED raporunu hazırlayan firmanın temsilcilerinin katıldığı toplantıda, halk ek kapasite talebine isyan etti.

‘SESSİZ SEDASIZ EK TESİS YAPILMIŞ’

Fabrikaya ek olarak yaklaşık 6 ay önce bölge halkının bilgisi dışında kalker ocakları ve kırma eleme tesisi yapıldığından bahsedilen şikayet dilekçesinde, şu ifadeler yer aldı:

“Evlerimizin, bahçemizdeki ağaçlarımızın, çiçeklerimizin, börtü böceğin üstü hep bir parmak toz. Yetkililer bu fabrikanın çevreye verdiği zarardan haberdar mı? Kanserden ölenler var. Fabrika çevreye zehir saçıyor. Halkın zehirlenmesini istemiyoruz. Bu cinayete katılmıyoruz. Biz fabrikaya verilen onayın kaldırılması için mücadele ederken ek tesislerle kapasite artışı yapıldığını öğreniyoruz. Bu faciaya karşı sesimizin duyulmasını istiyoruz.”

‘KAPASİTE ARTARSA DAHA ÇOK TOZ YUTACAĞIZ’

Kapasite artırımına gitmeye karar veren fabrikanın zehir saçtığını söyleyen bölge sakinleri, yazdıkları dilekçede, tesisin yol açtığı tahribatı anlattı: “Tepeler bembeyaz toz bulutu ile kaplı. Kapasite artışı olursa daha fazla toz tutacak ve biz daha çok toz yutacağız. Çevre köylerde yaşayan insanlar ölüme adım adım yaklaşıyor. Kanser ve solunum hastalıkları vakalarında bu faaliyetlerin etkisi oluyor. Doğanın intikamını istemiyoruz. Bu çevre katliamına resmi, gayri resmi destek olan herkese karşı mücadele edeceğiz. Ülkemizin parsel parsel yok olmasına ve yaşam hakkının hiçe sayılmasına direneceğiz. 20 yıl önce talan edilen ormanımızı sermayenin elinden geri almak istiyoruz. ”

‘BİR ORMAN GÖZ GÖRE GÖRE YOK EDİLİYOR’

Çimento fabrikasına kapasite artışına karşı olan bölge halkı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ve Antalya Valiliği’ne hitaben yazdıkları dilekçede taleplerini şöyle açıkladı: “Bölge insanı her gün toz yutuyor. Halkın bakanlık tarafından böyle bir şeye maruz bırakılması hiç anlaşılır değil. ‘Aynı kapasite çalışacak. Bir kapasite artışı yok’ denildi. Bu doğru değil. Farklı yerde çalışacak. Fabrika halihazırda çalıştığı bölgeden çıkıp henüz bozulmamış bir alanda çalışmaya başlayacak. Bir orman göz göre göre yok ediliyor. Gözümüzün önünde koca ormanın ve içindeki habitatın yok edilmesi suçtur. Bu suça ortak olmayın, alanı büyütmeyin. Devlet sermayeden yana değil, halk sağlığından yana olmalı.”

Eski Bademağacı Belediye Başkanı Bekir Akyol

‘NE GÖLCÜK OVASI KALDI NE ORMANLAR’

Bademağacı’nın son Belediye Başkanı Bekir Akyol, fabrikanın sadece denetimden geçerken baca filtresi çalıştırdığını belirterek, şunları söyledi: “Fabrika Antalya sınırı dışında Kızılkaya’da olduğu için elimiz kolumuz bağlandı. Antalya Valiliği’nden olumlu yanıt alamadık. Sonra Burdur Valiliği’ne başvurduk. Valiliklere yapılan şikayetlerin ardından fabrika yönetimi apar topar filtre taktı. Ölçüm yapılırken filtre çalıştığı için temiz raporu çıktı. Temiz raporu aldıktan sonra filtreyi iptal ettiler. Geçen yıl sorun Ankara’ya, meclise taşınınca yine filtre taktılar. Yani biz ses çıkartınca filtre takılıyor, sonra ortalık durulunca çıkartılıyor.”

‘FİLTRELER DÜZENLİ ÇALIŞTIRILMIYOR’

Bademağacı’nda belediye başkanlığı yaptığı dönemde bir heyet getirdiğini, rapor hazırlattığını, ama sonuç alamadığını söyleyen Bekir Akyol, “Bademağacı’nın kuzeyinde bir zamanlar Gölcük Ovası vardı. Bu ova artık kalmadı, üzerindeki ormanlar yok oldu. Bademağacı 23 yıldır toz yutuyor. Fabrikadan çıkan toz, olduğu gibi Bademağacı’nın üstünde. Arkadaşlarımız hastalıkla boğuşmaya başladı. AS Çimento Fabrikası Badeamağacı halkına zulmediyor. Birileri para kazanacak diye insanlar canından oluyor. Bir halka böyle bir şey reva görülebilir mi? Biz faaliyetin tamamen durdurulmasını isterken kapasitenin 3 katına çıkarılması gündemde. Buna izin verilirse bölgeyi 3 kat daha hızlı zehirleyecekler. Eskiden Antalya’nın en çok tercih edilen beldelerinden biri olan Bademağacı son yıllarda boşalıyor. Tatilcilerin temiz hava için geldiği bu mahallede artık mülk satışı bile durdu. İnsanlar kaçıyor Bademağacı’ndan” dedi.

‘20 YIL ÖNCE VERİLMİŞ YANLIŞ BİR KARAR’

Çimento fabrikasının 20 sene önce yöneticiler tarafından verilmiş yanlış bir kararın ürünü olduğunu belirten Bademağacı Mahalle Muhtarı Selda Yavuz, “Bölgede bir taraftan ağaçlar yok edilirken, diğer taraftan su kaynakları kirletiliyor. 50 yıl sonra ikinci bir yanlışın daha yıkıcı sonuçlarını yaşayamayız. Kapasite artışını asla kabul etmiyoruz” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir