Milli Takım Teknik Direktörü Montella’nın atalarının bir sözü var.
“Chi non risica non rosica.”
Türkçesi; “Riske girmeyen, bir şey kazanamaz.“
Avrupa Şampiyonası’nın son hazırlık maçlarından birini Avrupa’nın son şampiyonu ile oynamak moral açısından risk almaktan başka nedir?
İtalyanlar Luciano Spaletti yönetiminde son 8 maçta sadece bir kez kaybetti.
Farklı bir yenilgi almamız halinde Euro 2024 öncesi takımda moraller bozabilirdi.
Montella kendisine ve futbolcularımıza güveniyor ki, hazırlık maçında güçlü İtalya’yı seçti.
Helal olsun.
Eflatun’un “Korkaklar hiçbir zaman zafer anıtı dikmemişlerdir” sözünü hatırlatırcasına Montella ve millilerimiz rakip kim olursa olsun çekinmiyor.
İtalya karşısında hiç başa baş bir futbol ortaya koydular.
Eksiklere rağmen savunmada güvenli, orta saha dirençliydik.
Kanatları da iyi kullandık.
Daha net pozisyonumuz var.
Ama.
Montella ne kadar kabul etmiyormuş gibi görünse de, o da biliyor ki forvette golcü bir santrfor sıkıntımız var.
Şampiyonada da bu sıkıntıyı çekeceğimiz belli.
Barış Alper ne kadar çalışkan olsa da o işin adamı değil.
Tamam Semih genç ve tecrübesiz.
Ama bu maçlarda daha çok görev verip tecrübe kazandırmak doğru olmaz mı?
Yine de ofansif olarak rakibimizden daha iyiydik.
Daha çok şutumuz ve kornerimiz var.
Bir de son vuruşu yapabilen bir oyuncumuz olsa, ballı kaymak olacak.
Hani derler ya; “Bozuk saat bile günde bir kez doğruyu gösterir” diye.
Bizim bozuk Futbol Federasyonunun görev süresinde tek yaptığı doğru iş Montella’yı Milli Takımın başına getirmesidir.
Emeği geçenlere selam olsun.
İtalya ile golsüz berabere kaldık ama Euro 24 için umut depoladık.
Doğru yoldayız.
Yazıyı İtalyanca bir sözle noktalayalım.
“Le cose vanno bene.”
“İşler yolunda!”